"İhanete Geçit Vermedik, Cezasız Kalmasına da İzin Vermeyeceğiz"

15 Temmuz darbe davalarının görüldüğü Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü önünde basın açıklaması yapan Büro Memur-Sen İstanbul Şube Başkanı Hasan ÇAĞLAR, ?İhanete izin vermedik Cezasız kalmasına da izin vermeyeceğiz.? dedi.

BEYLİKDÜZÜ 11.07.2017 21:33:00

Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı federasyonların İstanbul Şubelerinin Silivri Mahkemesi’nde devam eden 15 Temmuz Darbe Davalarındaki nöbetleri devam ediyor.

Bu kapsamda Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Büro-Memur-Sen İstanbul 8 No’lu şube üyeleri, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin görüldüğü Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü önünde, kahraman şehitlerimizin yakınlarına ve gazilerimize destek olmak amacıyla nöbete başladı. Silivri’deki Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü önünde bir araya gelen Büro Memur-Sen üyeleri darbe davalarının takipçisi olacakları mesajı verdi. Eylemde basın açıklaması yapan Büro Memur-Sen İstanbul 8 No’lu Şube Başkanı Hasan ÇAĞLAR ise, önemli açıklamalarda bulundu. ÇAĞLAR açıklamasında şunları söyledi :

 

İHANETE GEÇİT VERMEDİK, CEZASIZ KALMASINA DA İZİN VERMEYECEĞİZ!

15 Temmuz’da gözü dönmüş vatan hainleri bu ülkede bir kanlı darbe girişiminde bulundular.

Bu hain işgal ve darbe girişiminde 8 binden fazla askeri personel, 35 uçak, 37 helikopter, 74 tank,  246 zırhlı araç, 3 askeri gemi ve 4 bine yakın silah bu millete karşı kullanıldı.

Darbe girişimi 249 şehit, 2 bin 194 gazi bıraktı geride.

Genelkurmay işgal edildi.

Gazi Meclis savaş uçaklarıyla bombalandı.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hedef alındı.

15 Temmuz Şehitler Köprüsü tanklarla kapatıldı.

Özel Harekât Daire Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü bombalandı ve 51 polisimiz şehit oldu.

Birçok stratejik kurum işgal edildi.

Darbeye karşı sokaklara çıkan milletin üzerine uçaklarla, helikopterlerle, tanklarla bombalar, kurşunlar yağdırıldı.

Marmaris’te kaldığı otelde Cumhurbaşkanımızın canına kast etmek için özel bir birlik gönderildi.

Kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi” diyen hainler, TRT’yi işgal ederek darbe bildirisi okuttular.

15 Temmuz gecesi millet, tankları bedenlerini siper ederek durdurdu.

15 Temmuz işgal girişimi 80 milyonluk milletin gözü önünde, canlı yayınlar eşliğinde gerçekleşti.

Bu açık gerçeklere karşın;

Yıllardır eğitimini aldıkları takiyye, yalan, gizleme ve pişkinlik ile,

Hakikati sulandırma

Zihinleri bulandırma

Davanın seyrini saptırma

Darbe girişimini tartışmaya açma

FETÖ’yü temize çıkarma,

Zaman kazanma amacıyla,

Kontrollü darbe söylemini son derece örgütlü bir şekilde, bir plan dairesinde ilmek ilmek örmeye çalışıyorlar.

Hakikati tüm çıplaklığına karşın ahlaksızca inkâr ediyorlar.

Ellerinde silahla suçüstü yakalanmalarına rağmen,

Attıkları mesajları, yazışmaları, talimatları, toplantı notları ortada olmasına rağmen,

Suç mahallerinde ve materyallerinde parmak izleri bulunmasına rağmen,

Kamera görüntülerine, canlı yayınlara rağmen,

Ve en önemlisi de 80 milyonluk milletin şahitliğine rağmen,

Büyük bir pişkinlik ve arsızlıkla,

Adeta aklımızla dalga geçercesine,

Utanmazca ve müstehzi bir tavırla masum ve mağduru oynuyorlar.

FETÖ'cüler bir an olsun mertçe çıkıp, inanarak yaptıkları işi savunmak yerine,

Kalleşçe suçlarını kendisine karşı darbe yapılanların üzerine, mağdurlara, şehitlere yıkmaya çalışıyorlar.

Utanmazca bir tavırla duruşma salonlarında tehditler savuruyorlar.

Üstelik daha da ileri giderek “kontrollü darbe” iddiasıyla, canına kastettiklerini suçlama ahlaksızlığında bulunuyorlar.

249 şehitten de utanmıyorlar 2194 gaziden de.

Harabeye çevirdikleri Milletin Gazi Meclisinden de utanmıyorlar.

Hiçbir nedamet belirtisi göstermedikleri gibi hâlâ takiyye, yalan, hile, desise peşindeler.

Mahkemelerde adeta şov yapıyor; şehitlere, gazilere, onların yakınları ve bütün bir millete hakaret ediyorlar.

Onlara bakılırsa;

Ortada kimin yaptığı belli olmayan bir darbe,

Nereden düştüğü bilinmeyen bombalar,

Canına kimlerin kıydığı meçhul şehitler,

Nerden geldiği bilinmeyen kurşunlar,

Kimin kullandığı anlaşılamayan uçaklar, tanklar, helikopterler,

Kim verdiği bilinmeyen emirler, talimatlar,

Kimlerden oluştuğu bilinmeyen bir “Yurtta Sulh Konseyi”

Kimin okuttuğu belirsiz bir darbe bildirisi var!

Evet, ihanetin bu kadar utanmazcası, utanmazlığın bu kadar örgütlüsü ancak, yıllarca fitne eğitimi alan FETÖ gibi bir örgütten neşet edebilir.

Değerli kardeşler,

Milletimizin ve yetkililerin aşağıdaki hususlara dikkatini çekmek istiyoruz:

    Savunmalarda sürekli ima ve iddia edilen 'Kontrollü darbe' konsepti FETÖ’nün okyanus ötesindeki liderleri ve onun akıldanelerinin icadıdır.

    Sanıkların psikolojik harp tekniği temelinde üretilmiş bu savunma taktikleri, ortak dil ve tavırları, arkasında örgütlü bir yapının varlığını gösteriyor.

    Diğer yandan ağır suçlarla yargılandıkları halde bu kadar rahat davranmaları, bu katillerin bazı karanlık odaklara, kimi yakın vaatlere güvendiğini işaret ediyor.

    Zamanlaması itibariyle de manidar bulduğumuz “Yeni bir kalkışma olabilir” söylemi de bu hainleri cesaretlendirip çözülmesini zorlaştırıyor.

    Maalesef, okyanus ötesindeki istihbarat merkezlerinde örülen bu psikolojik harp tekniğinin farkında olmadan taşıyıcılığını yapan, FETÖ’cü sanıklara sufle veren siyasetçiler ve medya mensuplarının varlığını üzülerek müşahede ediyoruz.

    Günlük siyasi tartışmalarda iktidara gol atma hevesi, beka hassasiyetinin önüne geçmemeli, medya mensupları ve siyasetçiler oyuna gelmemelidir.

Dezenformasyon ve manipülasyona karşı siyasilere, STK’lara ve medyaya önemli sorumluluklar düşmekte, FETÖ’nün oyununu bozmak için hakikatin topluma en yalın şekilde anlatılması gerekmektedir.

    Cezaevlerinde örgütlü ve yurtiçi - yurtdışındaki odaklarla irtibatlı oldukları ortak dil ve tavırlarından anlaşılan sanıkların savunma hakkına halel getirmeden, bu irtibat ve örgütlülüklerine engel olunmalıdır.

    Duruşmalarda Türkiye düşmanlarına algı malzemesi üretilmesi girişimlerine karşı, darbe hakikati etkili bir şekilde tüm dünyaya anlatılmalıdır.

Özellikle İstanbul, Muğla ve Ankara başta olmak üzere FETÖ darbe davaları dikkatli bir şekilde takip edilmelidir.

    Son olarak diyoruz ki;

Darbe önlenmiştir ancak rehavete de yer yoktur! Şimdi darbecilerle hesaplaşma zamanıdır. Cezasız kalan her suçun, bir yenisini rahminde taşıdığı bilinmelidir. O nedenle dava neticeleninceye kadar biz burada nöbetteyiz, teyakkuzdayız!

İhanete geçit vermedik, cezasız kalmasına da izin vermeyeceğiz!”