Kente kazandırılmasıyla uzun süredir gündemde olan Fatih Sultan Mehmet tablosunun öngösterimi, "Fatih' in Rönesansı" adıyla, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu' na yapıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), kenti 1453’te fetheden Fatih Sultan Mehmet’in 1480 yılında İtalyan ressam Gentile Bellini’nin atölyesinde yapılan orijinal tabloyu, Londra’daki dünyaca ünlü Christie’s salonunda, geçtiğimiz 25 Haziran’da gerçekleştirilen müzayedede satın almıştı. Tablo, yaklaşık 2 aylık sürecin ardından, 26 Ağustos’ta yuvasına dönmüş, İBB’nin Saraçhane’deki merkez binasında özel olarak tasarlanan depoda dinlenmeye alınmıştı.
TABLO İÇİN ÖZEL DEPO VE SERGİ ALANI OLUŞTURULDU
İBB, tablo için tam güvenlikli, iklimlendirmeli özel korumalı depo alanı oluşturdu. Depoda, Rönesans dönemine ait bir eserin korunması için gerekli koşulların sağlandı. Depo alanına, üç özel korumalı hava sızdırmaz kapıdan geçilerek girilebiliyor. Alanda ayrıca, tablonun saklanma koşullarını sağlayacak şekilde özel iklimlendirme ve nem dengeleyici sistem bulunuyor. Özel gazlı yangın söndürme sistemi oluşturulan depoda eserin tam güvenliği de sağlandı. Aradan geçen geçen 35 günlük sürede, tablonun dinlendirildiği salon yeniden düzenlendi. Sergi alanın özelliğine kavuşturulan bu salon, İBB Başkanlık Binasının giriş katı koridorları da sergi temaları ile zenginleştirildi. Ziyaretçiler için hediyelik eşya standı oluşturuldu.
İMAMOĞLU: “FATİH, ANADOLU’NUN YETİŞTİRDİĞİ EN ÖZEL İSİM”
İstanbul’un kurtuluşunun 97’nci yıldönümünün kutlanacağı 6 Ekim’de halka açılacak tablonun öngösterimi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapıldı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ile birlikte eski CHP Genel Başkanları, eski bakanlar, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, milletvekilleri, belediye başkanları ve İBB Meclis üyelerinden oluşan konuklarını kapıda karşıladı. Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu, daha sonra kameraların karşısına geçti. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan İmamoğlu, Fatih Sultan Mehmet’in, Anadolu topraklarının yetiştirdiği en özel isimlerin başında geldiğini vurguladı. “Fatih Sultan Mehmet, yalnızca gencecik yaşında İstanbul’un fethedilmesini sağlayan cesaret, strateji ve liderliği ortaya koyduğu için değil, çok farklı özellikleriyle müstesna bir isim” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
İMAMOĞLU: “BU ‘FATİH’İN RÖNESANSI’DIR”
“Ama Fatih’in, artık tarihin akışına engel haline gelmiş olan o surları aşmaktan çok daha fazla şeyler yaptığını hepimiz biliyoruz. Aklı, feraseti, adaleti ve hoşgörüsüyle, İstanbul’u bizim ve tüm insanlığın en nadide, en kıymetli hazinelerinden biri haline getirdi. Birbirleriyle uzlaşmaz, bir arada yaşayamaz düşmanlar gibi görülüp gösterilmek istenen, Doğu ve Batı dünyasını özgün bir sentez içerisinde buluşturdu. İstanbul’u farklı inanç ve kültürlerin birlikte özgürce yaşadığı, örnek bir dünya başkenti yaptı. İçinde yetiştiği İslami kültürü, ifrat ve taassupla bozma yoluna girmiş anlayışlara asla ve asla geçit vermedi. Bu kültürün sevgi ve hoşgörüye dayalı özüne sahip çıktı ve yüceltti. Geçmişin kalıplarını aştı ve yeni bir çağın değerleri onunla birlikte İstanbul’da derin bir kök salmaya başladı. Bu, aslında bir yeniden doğuş; dolayısıyla yeni rönesanstır. Bu, ‘Fatih’in Rönesansı’dır. Ve en güzel ifadesini İstanbul’da bulmuş, İstanbul’la da özdeşleşmiştir. Bugün açılışını yaptığımız ‘Fatih’in Rönesansı’ adlı sergi ve bu serginin paha biçilmez eseri, işte böyle bir tarihi ve kültürel arka plana sahip.”
İMAMOĞLU: “TABLONUN NİHAYET VATANINA DÖNMÜŞ OLMASI GURUR VERİCİ”
Fatih’in kendi döneminde yapılıp günümüze gelebilmiş üç orijinal portresinden birini, İstanbul’a kazandırdıklarının altını çizen İmamoğlu, “Tablonun nihayet İstanbul’a, ait olduğu topraklara, kendi vatanına, bu güzel şehrine dönebilmiş olması, hepimize mutluluk ve gurur veriyor” dedi. Tablo için gerekli her türlü saklama ve güvenlik koşullarını sağladıklarını aktaran İmamoğlu, “Saraçhane Belediye Sarayı binasında, özgün fonksiyonun da sergi salonuydu burası. Ama yıllarca farklı amaçlarla kullanıldı Sayın Genel Başkan’ım. Şu anda, ilk haline dönüştürülmüş biçimiyle sizleri burada ağırlamış olacağız. Bu da yapıya, özgün haline sahip çıkmamızın değerli bir başlangıcıdır aslında. Binanın mevcut duvar ve döşemelerine dokunmaksızın, kendi iç karkası ile ayakta duran, hafif ahşap elemanlarla, yeni bir duvar ve döşeme sistemini o odada inşa ettik. Oluşturduğumuz yeni sergi yüzeyleriyle, izleyicinin eserle buluşurken yaşayacağı deneyimin zenginleştirilmesine dönük bir dekorasyonla süreci tamamladık. Tablonun sergilenmesine yönelik çalışmalar, Prof. Dr. Nurhan Atasoy küratörlüğünde yürütüldü. Emeklerine çok teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
İMAMOĞLU: “TABLONUN 540 YILLIK SERÜVENİ İNCELENDİ”
Hazırlanan belgesellerle tablonun 540 yıllık serüveninin incelendiğini kaydeden İmamoğlu, tabloyla birlikte hazırladıkları 3 sürprize de konuşmasında yer verdi:
“Sergi düzeninde 3 ayrı sikke de sergilenecek bugün. Tablodaki diğer ismin büyük ihtimalle Cem Sultan olduğu tahmin ediliyor; bu şekilde uzmanların ifadesi var. Bir tanesi; Cem Sultan’ın 22 günlük kısa taht sürecinde bastırttığı sikke. Diğeri; Osmanlı ‘Sahh’ damgalı Venedik sikkesi. Çok kıymetli; çünkü Venedik’in o dönemde yoğun bir ticari ilişkisi var İstanbul’la. Özellikle Galata bölgesiyle. Ve son olarak da; Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da 1476 yılında darp ettirdiği ilk altın para. Dolayısıyla bu üçlemeyle, kıymetli bir birlikteliği sizlerle paylaşmış olacağız. Tüm bu tarihi eserler iki ay boyunca bu salonda ziyaret edilebilecek ve bu süreçte temayla ilişkin çeşitli etkinlikler de organize edeceğiz. İnanıyorum ki, İstanbullular, tüm yurttaşlarımız, bu eşsiz eseri görmek için buraya akın edecekler.”
İMAMOĞLU: “BU TABLOYU GÖRMEK, FATİH’LE AYNI HAVAYI SOLUMAK GİBİ”
“Bu tabloda yalnızca Fatih Sultan Mehmet’in portresi yok. Biz, öyle hissediyoruz” diyen İmamoğlu, konuşmasını şöyle noktaladı:
“Bir anlamda, onun gözlerinin izi de var. Bu tabloyu görmek, bir anlamda Fatih Sultan Mehmet’le aynı havayı solumak gibi. Osmanlı’dan bugüne uzanan çok değerli bir tarihi, çok güçlü bir biçimde hmek ve yaşamak demek burayı gezmek. Bu tabloda; doğusuyla, batısıyla tüm insanlığın müşterek izleri, derin ve yüksek bir hümanizm var. Bu tabloda tarihimizle, atalarımızla biz varız, hepimiz varız; İstanbul var. Bu tabloyla karşı karşıya olmak ve ifade ettiklerini düşünmek, açıkçası beni, şehrimiz adına, 16 milyon hemşehrimiz adına çok ama çok heyecanlandırıyor. Bu sergiyi onurlandırdığınız için çok teşekkür ediyoruz Sayın Genel Başkanım. Çok kıymetli konuklar, bu heyecanı sizlerle paylaşmaktan onur duyuyorum. Çok güzel bir anı, inşallah şimdi hep beraber deneyimleyeceğiz.”
KILIÇDAROĞLU: “BU TOPRAKLARIN HAKKIDIR O TABLO”
Tablonun ilk gösterimi öncesinde konuşan Kılıçdaroğlu, duygularını şu sözlerle dile getirdi:
“Sizler ne kadar heyecanlıysanız, ben de o kadar heyecanlıyım. İstanbul’u fetheden, çağ açıp, çağ kapatan bir liderin, bir önderin, bir kahramanın portresini hep birlikte izleyeceğiz, göreceğiz. İstanbul, 3 büyük imparatorluğa başkentlik yapmış, kadim bir kent. Sadece bizim tarihimiz açısından değil, dünya tarihi açısından da çok önemli bir kent. Ve o kenti alan, o kenti yöneten bir kişiyi, bir İtalyan ressam, Bellini, portreye aktardı, tuvale aktardı. Ve bizler, yüzyıllar sonra bu portreyi İstanbul’u yöneten ve İstanbul’a getiren İBB Başkanı’mıza teşekkür ederiz. Bu toprakların hakkıdır, aslında o tablo, dolayısıyla İstanbul’a yakışan bir tablodur. Dünyaya da yakışan bir tablodur. Dolayısıyla bu tablonun bugün seyrini gerçekleştireceğiz.”